ÇUMRA Yüzölçümü : 2.320 km2 Nüfusu : 120.605 İlçe merkezi : 49.903 Köyler : 70.702 Rakım : l.009 m. | Çumra'nın Kasaba ve Köyleri Alibeyhüyüğü, Dinek, Okçu, Apa, Arıkören, Güvercinlik, İçeriçumra, Türkmencamili, Yenisu, Karkın, Abditolu, Adakale, Afşar, Alemdar, Apasaraycık, Avdul, Balçıkhisar, Beylerce, Büyükaşlama, Çiçekköy, Çukurkavak, Dedemoğlu, Dineksaray, Dinlendik, Doğanlı, Erentepe, Fethiye, Gökhüyük, İnli, Kuzucu, Küçükköy, Seçme, Surguç, Tahtalı, Taşağıl, Türkmenkarahüyük, Uzunkuyu, Üçhüyükler, Ürünlü, Yenimescit, Yörükcamili |
---|
Çatalhüyük Kenti: ÇUMRA
Çumra 1926 yılında Atatürk'ün emri ile kurulmuştur. Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk, trenle Adana’ya giderken Çumra’da verdiği mola esnasında Çumra istasyonundan etrafı seyredip, sulama tesis ve lojmanlarını gördükten sonra; “ Bu şirin beldeyi geliştirmek, buraya önem vermek lazımdır. Çumra ilçe olmaya layıktır.” demiştir. Atatürk’ün emri ile 30.05.1926 tarihli 404 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 877 sayılı kanunla Çumra ilçe merkezi haline getirilmiştir. 1936 yılında Romanya ve Bulgaristan'dan gelen göçmenler ilçeye yerleştirilmiştir.
Çumra 1926 yılında Atatürk'ün emri ile kurulmuştur. Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk, trenle Adana’ya giderken Çumra’da verdiği mola esnasında Çumra istasyonundan etrafı seyredip, sulama tesis ve lojmanlarını gördükten sonra; “ Bu şirin beldeyi geliştirmek, buraya önem vermek lazımdır. Çumra ilçe olmaya layıktır.” demiştir. Atatürk’ün emri ile 30.05.1926 tarihli 404 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 877 sayılı kanunla Çumra ilçe merkezi haline getirilmiştir. 1936 yılında Romanya ve Bulgaristan'dan gelen göçmenler ilçeye yerleştirilmiştir.
Çumra ilçesi, İç Anadolu'nun güneyinde, Türkiye'nin en büyük kapalı havzası olan Konya Ovası'nda yer alan ve Konya iline bağlı olan bir ilçedir. Merkezi Konya'nın 43 km kuzeydoğusunda Konya-Karaman demiryolu üzerine kurulmuştur, 1926 yıllarında doğup gelişmiş bir kenttir. İlçe kuzeyinde Karatay, doğusunda Karapınar, batısında Akören, Meram, güneybatıda Bozkır, Güneysınır ilçeleri güneydoğuda da Karaman ili ile sınırlı olup genel anlamda 37-38 doğu meridyenleri ile 33-34 kuzey enlemleri arasında Çumra'nın köy ve kasabalarıyla beraber toplam yüzölçümü 2330 km²'dir. Çumra ilçe merkezinin yüzölçümü yaklaşık 25 km²'dir. Çumra ilçesinin dörtte ikisi ovalıktır. İlçenin denizden yüksekliği 1013 m olup Konya'dan 13 m daha aşağıdadır. Apa ile Dinek Kasabası'nda ormanlık yerler mevcuttur.
Çumra ilçemizin doğusunda Karaman, batısında Akören İlçesi, kuzeyinde Karatay, Karapınar ilçeleri, güneyinde Güneysınır İlçeleri bulunmaktadır. İlçemiz ova üzerine kurulmuştur. Ancak çok az sayıdaki köyü dağlık arazidedir. Apa Köyü ile Dinek Kasabaları'nda ormanlık alanlar mevcuttur. İlçenin kuzey, güney ve doğusu verimli tarım alanlarıyla kaplıdır. Çumra yöresinin tek akarsuyu Çarşamba Çayı olup, sulama amaçlı kullanılmaktadır.
ÇUMRA'NIN BİTKİ ÖRTÜSÜ VE DAĞLARI
Çumra ilçemizin doğusunda Karaman, batısında Akören İlçesi, kuzeyinde Karatay, Karapınar ilçeleri, güneyinde Güneysınır İlçeleri bulunmaktadır. İlçemiz ova üzerine kurulmuştur. Ancak çok az sayıdaki köyü dağlık arazidedir. Apa Köyü ile Dinek Kasabaları'nda ormanlık alanlar mevcuttur. İlçenin kuzey, güney ve doğusu verimli tarım alanlarıyla kaplıdır. Çumra yöresinin tek akarsuyu Çarşamba Çayı olup, sulama amaçlı kullanılmaktadır.
ÇUMRA'NIN BİTKİ ÖRTÜSÜ VE DAĞLARI
Çumra'nın mevcut olan karasal iklimi dolayısıyla doğal bitki örtüsü bozkırdır. Çumra Ovası daha çok çorağa ve sıcağa dayanıklı bitkilerle kaplıdır. Konumu ve morfolojik yapısı itibari ile Çumra ilçesi orman yönünden farklıdır.
Çumra ilçesi yüzey şekilleri bakımından fazla engebeli sayılmaz. Güneybatıda 1521 m rakımlı Kel Dağı, Çökek Dağı, güneyde Kabakbaşı Karaburun Dağları, doğusunda Çumra ile Karaman hududunu birbirinden ayıran ovanın ortasında 2288 m rakımlı Karadağ bulunmaktadır. Alibeyhüyüğü kasabasının güneybatısında, mahalli isimle söylenen üzerinde bitki örtüsü bulunmayan Abaz Dağı vardır.
ÇUMRA'NIN FİZİKİ YAPISI VE ŞEHİRCİLİK ACISINDAN DURUMU
Çumra’ya yakın zamanda yapılan, bir çok ilke imza atan, Şeker Fabrikasıyla bölge her yönden canlanmaya başlamıştır.Özellikle son zamanlarda Çumra'ya yapılan Toki evleri vb. modern yapılaşma örnekleri şehre ayrı bir görünüm kazandırmıştır. Çumra halkının en gözde mesire alanlarından olan Sırçalı Hüyüğü'nden bu kentsel gelişim daha iyi gözlenmektedir.
Çumra coğrafî olarak tamamen düz bir ovada kurulu olması sebebiyle yaygın bir yerleşime sahiptir. İzzetbey Mahallesi ilçenin ilk ve en eski mahallesi olup, aynı zamanda Çarşı Merkezini içinde barındırır. Sadece Çarşı Merkezi'nin bir bölümü dikey yapılaşmaya sahne olup, onun dışında tüm mahallelerde genel de tek ve iki katlı bahçeli evlerden oluşmaktadır, ilçemizin şehir merkezi yüzölçümü yaklaşık 25 km²'yi bulmaktadır.
Toplam 12 mahallesindeki 450'yi aşkın tüm cadde ve sokakların uzunluğu yaklaşık 500 km’yi bulmaktadır. Bu haliyle ilçemiz, uzunluk itibariyle çoğu orta büyüklükteki il merkezlerinden daha büyük bir yerleşim alanına sahiptir. Çarşı Merkezinde çoğunlukla yine eski ve 2 katlı binalar mevcuttur. Modern işyerleri, mağazalar, alış veriş merkezleri ise yaygınlaşmaya başlamıştır.
Konya il merkezine yaklaşık 45 km mesafe de oluşu yüzünden maddi imkanları yerinde olan pek çok aile Konya'ya göç etmekte ve bu nedenle Çumra'mız hem ekonomik ve hem de sosyal kültürel birikimi olan büyük bir nüfusunu Konya'ya göç vermektedir. Her halde Çumra'dan göç ederek Konya'ya yerleşen Çumralıların sayısı halen Çumra'da ikamet edenlerin sayısından daha fazladır. Belediyemiz başta toplu konut olmak üzere spor tesisleri ve alış-veriş merkezlerinin ilçemize kazandırılabilmesi yönünde çok yoğun bir çaba içerisindedir. Nihayet İlçemizin 80 yıllık tarihinde ihmal edilmiş olan başta kanalizasyon olmak üzere içme suyu ve elektrik hatlarının yenileme çalışmaları son hızla sürdürülmekte ve en kısa sürede bitirilmeye çalışılmaktadır. Alt yapı çalışmalarının bitirilmesi ilçemizin modern üst yapı hizmetlerine kavuşmasının da önünü açacaktır.
Çumra coğrafî olarak tamamen düz bir ovada kurulu olması sebebiyle yaygın bir yerleşime sahiptir. İzzetbey Mahallesi ilçenin ilk ve en eski mahallesi olup, aynı zamanda Çarşı Merkezini içinde barındırır. Sadece Çarşı Merkezi'nin bir bölümü dikey yapılaşmaya sahne olup, onun dışında tüm mahallelerde genel de tek ve iki katlı bahçeli evlerden oluşmaktadır, ilçemizin şehir merkezi yüzölçümü yaklaşık 25 km²'yi bulmaktadır.
Toplam 12 mahallesindeki 450'yi aşkın tüm cadde ve sokakların uzunluğu yaklaşık 500 km’yi bulmaktadır. Bu haliyle ilçemiz, uzunluk itibariyle çoğu orta büyüklükteki il merkezlerinden daha büyük bir yerleşim alanına sahiptir. Çarşı Merkezinde çoğunlukla yine eski ve 2 katlı binalar mevcuttur. Modern işyerleri, mağazalar, alış veriş merkezleri ise yaygınlaşmaya başlamıştır.
Konya il merkezine yaklaşık 45 km mesafe de oluşu yüzünden maddi imkanları yerinde olan pek çok aile Konya'ya göç etmekte ve bu nedenle Çumra'mız hem ekonomik ve hem de sosyal kültürel birikimi olan büyük bir nüfusunu Konya'ya göç vermektedir. Her halde Çumra'dan göç ederek Konya'ya yerleşen Çumralıların sayısı halen Çumra'da ikamet edenlerin sayısından daha fazladır. Belediyemiz başta toplu konut olmak üzere spor tesisleri ve alış-veriş merkezlerinin ilçemize kazandırılabilmesi yönünde çok yoğun bir çaba içerisindedir. Nihayet İlçemizin 80 yıllık tarihinde ihmal edilmiş olan başta kanalizasyon olmak üzere içme suyu ve elektrik hatlarının yenileme çalışmaları son hızla sürdürülmekte ve en kısa sürede bitirilmeye çalışılmaktadır. Alt yapı çalışmalarının bitirilmesi ilçemizin modern üst yapı hizmetlerine kavuşmasının da önünü açacaktır.
ÇUMRA'NIN TARİHÇESİ
Güzel ilçemiz Çumra’nın tarihi çok eskiye dayanmaktadır. Çumra’nın 12 km kuzeyindeki, dünyanın en eski yerleşim alanı olan ÇATALHÜYÜK ’te, İngiliz ve Türk Arkeoloji ekiplerince yapılan kazılarda Neolitik Devre ait 7 katlı şehir harabeleri bulunmuştur. M.Ö.5000 yıllarında Neolitik Döneme ait medeniyetin burada başladığı anlaşılmıştır.
Çumra'nın tarih öncesini anlatan en önemli merkezi, Çumra'nın 12 km. kuzeyinde bulunan ÇATALHÖYÜK’ tür. Çatalhöyük ve çevresinde yasayan toplumların M.Ö. 7000 yıllan öncesi neolitik devre ait medeniyetin buradan başlayıp, dünyaya yayıldığı anlaşılmıştır. Yapılan kazılar neticesinde bu dönemde yaşayan insanların evler yaptıklarını, evler aralık bırakılmaksızın yan yana inşa edilmek suretiyle sur yerini tutacak, bir savunma hattı meydana getirilmiştir. Bu evlerin kapıları olmayıp, damın üzerinde açılan bir delikten merdivenle İçeri iniliyor ve sonra merdiven çekiliyordu.
Neolitik devirde yaşayan İnsanların seramik kapları bildikleri, hayvanları evcilleştirdiklerini ve tarıma başladıklarını, mağaraları süsledikleri, kerpiç evlerin iç duvarını kırmızı aşı ve siyah boya, av hayvanlarının resimleriyle süsledikleri, çakmak taşından av aletleri, çeşitli taş ve kemiklerden ev ve süs eşyaları, pişmiş toprak taştan heykeller yaptıkları yapılan araştırmalardan anlaşılmaktadır.
Çatalhöyük ve civarında yaşayan toplumların Yeryüzünün en eski kavmi olduğu kazıda çıkarılan eserlerde görülmektedir. Çatalhöyük’ün özelliği insanların kurdukları ilk şehir olmasıdır. Neolitik devirden kalma Çumra ve çevresinde birçok hüyük mevcuttur. Bunlar:
Sırçalı Hüyük ,Seyithan Höyüğü ,Karahüyük ,Katkın Höyüğü ,Dedemoğlu Höyüğü ,İçeriçumra Höyüğü, Alibeyhüyüğü ,Çatalhöyük ,Küçükköy Höyüğü ,Abditolu Höyüğü ,Üçhüyük köyünde bulunan üç adet hüyük.
Tarih çağlarında bulunduğu yer hakkında en eski yazılı kaynağı ise eski Hitit krallığı zamanından kalan Telepinuş Fermanında rastlarız. Çumra'nın kuzeydoğu kısmında bulunan Üçhüyük ve Türkmen Karahüyük, Alibeyhüyüğü kasabası civarında Hititlerin yaşadığı buralarda yapılan kazılarda çıkarılan tarihi eserlerden anlaşılmaktadır. Hititler, Çumra çevresine uzun müddet hâkim olmuş, bu çevrede birtakım şehirler kurmuşlardır.
Çumra ve çevresinde Frikyalıların ve hatta kısa süte ile Lidyalıların hâkimiyet kurdukları anlaşılmaktadır. Pers kralı Ahamanis, Çumra ve çevresini Perslere bağlamış, onlarında hükümranlığı fazla sürmemiş ve Büyük İskender tarafından M.Ö.333 yılında Pers hâkimiyetine son verilmiştir. Perslerin bu çevredeki hâkimiyetleri 200 yıl kadar sürmüştür.
Çumra ve çevresi Neolitik devrin Etilerin (Hitit), Perslerin, Frikyalıların idarelerinde kalmıştır. Yörede uzun yıllar Selçuklu hâkimiyeti sürmüştür.
Çatalhöyük ve civarında yaşayan toplumların yeryüzünün en eski kavmi olduğu kazıda çıkarılan eserlerde görülmektedir. Çatalhöyük'ün özelliği insanların kurdukları ilk şehir olmasıdır. Neolitik devirden kalma Çumra ve çevresinde birçok hüyük mevcuttur. Sırçalı hüyük, Seyithan hüyüğü, Karahüyük Karkın hüyüğü, Dedemoğlu hüyüğü, İçeriçumra hüyüğü, Alibeyhüyüğü, Çatalhüyük, Küçükköy hüyüğü, Abditolu hüyüğü, Üçhüyükler köyünde bulunan 3 adet hüyük. Tarih çağlarında bulunduğu yer hakkında en eski yazılı kaynağa ise eski Hitit krallığı zamanından kalan Telepinuş fermanında rastlarız. Bu fermanda Hattuşilin Hupişna (Ereğli) Lunda (Karaman memleketlerinde oğullarından her birini atadığı ve onların da bu memleketleri yönettikleri görülür. Çumra'nın Kuzey kısmında bulunan Üçhüyük ve Türkmen Karahüyük köyleri Alibeyhüyüğü kasabası civarında Hititlerin yaşadığı buralarda yapılan kazılarda çıkarılan tarihi eserlerden anlaşılmaktadır.
Güzel ilçemiz Çumra’nın tarihi çok eskiye dayanmaktadır. Çumra’nın 12 km kuzeyindeki, dünyanın en eski yerleşim alanı olan ÇATALHÜYÜK ’te, İngiliz ve Türk Arkeoloji ekiplerince yapılan kazılarda Neolitik Devre ait 7 katlı şehir harabeleri bulunmuştur. M.Ö.5000 yıllarında Neolitik Döneme ait medeniyetin burada başladığı anlaşılmıştır.
Çumra'nın tarih öncesini anlatan en önemli merkezi, Çumra'nın 12 km. kuzeyinde bulunan ÇATALHÖYÜK’ tür. Çatalhöyük ve çevresinde yasayan toplumların M.Ö. 7000 yıllan öncesi neolitik devre ait medeniyetin buradan başlayıp, dünyaya yayıldığı anlaşılmıştır. Yapılan kazılar neticesinde bu dönemde yaşayan insanların evler yaptıklarını, evler aralık bırakılmaksızın yan yana inşa edilmek suretiyle sur yerini tutacak, bir savunma hattı meydana getirilmiştir. Bu evlerin kapıları olmayıp, damın üzerinde açılan bir delikten merdivenle İçeri iniliyor ve sonra merdiven çekiliyordu.
Neolitik devirde yaşayan İnsanların seramik kapları bildikleri, hayvanları evcilleştirdiklerini ve tarıma başladıklarını, mağaraları süsledikleri, kerpiç evlerin iç duvarını kırmızı aşı ve siyah boya, av hayvanlarının resimleriyle süsledikleri, çakmak taşından av aletleri, çeşitli taş ve kemiklerden ev ve süs eşyaları, pişmiş toprak taştan heykeller yaptıkları yapılan araştırmalardan anlaşılmaktadır.
Çatalhöyük ve civarında yaşayan toplumların Yeryüzünün en eski kavmi olduğu kazıda çıkarılan eserlerde görülmektedir. Çatalhöyük’ün özelliği insanların kurdukları ilk şehir olmasıdır. Neolitik devirden kalma Çumra ve çevresinde birçok hüyük mevcuttur. Bunlar:
Sırçalı Hüyük ,Seyithan Höyüğü ,Karahüyük ,Katkın Höyüğü ,Dedemoğlu Höyüğü ,İçeriçumra Höyüğü, Alibeyhüyüğü ,Çatalhöyük ,Küçükköy Höyüğü ,Abditolu Höyüğü ,Üçhüyük köyünde bulunan üç adet hüyük.
Tarih çağlarında bulunduğu yer hakkında en eski yazılı kaynağı ise eski Hitit krallığı zamanından kalan Telepinuş Fermanında rastlarız. Çumra'nın kuzeydoğu kısmında bulunan Üçhüyük ve Türkmen Karahüyük, Alibeyhüyüğü kasabası civarında Hititlerin yaşadığı buralarda yapılan kazılarda çıkarılan tarihi eserlerden anlaşılmaktadır. Hititler, Çumra çevresine uzun müddet hâkim olmuş, bu çevrede birtakım şehirler kurmuşlardır.
Çumra ve çevresinde Frikyalıların ve hatta kısa süte ile Lidyalıların hâkimiyet kurdukları anlaşılmaktadır. Pers kralı Ahamanis, Çumra ve çevresini Perslere bağlamış, onlarında hükümranlığı fazla sürmemiş ve Büyük İskender tarafından M.Ö.333 yılında Pers hâkimiyetine son verilmiştir. Perslerin bu çevredeki hâkimiyetleri 200 yıl kadar sürmüştür.
Çumra ve çevresi Neolitik devrin Etilerin (Hitit), Perslerin, Frikyalıların idarelerinde kalmıştır. Yörede uzun yıllar Selçuklu hâkimiyeti sürmüştür.
Çatalhöyük ve civarında yaşayan toplumların yeryüzünün en eski kavmi olduğu kazıda çıkarılan eserlerde görülmektedir. Çatalhöyük'ün özelliği insanların kurdukları ilk şehir olmasıdır. Neolitik devirden kalma Çumra ve çevresinde birçok hüyük mevcuttur. Sırçalı hüyük, Seyithan hüyüğü, Karahüyük Karkın hüyüğü, Dedemoğlu hüyüğü, İçeriçumra hüyüğü, Alibeyhüyüğü, Çatalhüyük, Küçükköy hüyüğü, Abditolu hüyüğü, Üçhüyükler köyünde bulunan 3 adet hüyük. Tarih çağlarında bulunduğu yer hakkında en eski yazılı kaynağa ise eski Hitit krallığı zamanından kalan Telepinuş fermanında rastlarız. Bu fermanda Hattuşilin Hupişna (Ereğli) Lunda (Karaman memleketlerinde oğullarından her birini atadığı ve onların da bu memleketleri yönettikleri görülür. Çumra'nın Kuzey kısmında bulunan Üçhüyük ve Türkmen Karahüyük köyleri Alibeyhüyüğü kasabası civarında Hititlerin yaşadığı buralarda yapılan kazılarda çıkarılan tarihi eserlerden anlaşılmaktadır.
Çumra ve çevresinde Frikyaklann ve hatta kısa süre ile Lidyahlann hakimiyet kurdukları anlaşılmaktadır. Pers kralı Ahamanis Çumra ve çevresini Perslere bağlamış, fakat onların da hükümranlığı fazla sürmemiş. Çumra ve çevresi Neolitik devrin Etilerin (Hitit), Persler, Frikyaklann idarelerinde kalmıştır. Yörede Selçuklu hakimiyeti bilinmesine rağmen herhangi bir tarihi esere rastlanamamaktadır. Ancak Karaman oğullarından kalma halen mevcut Çarşamba çayı üzerinde Dineksaray, Balçıkhisar, Tavşanköprü, Karaman, Seyithan ve Karkm köprüleri bulunmaktadır. Anadolu'yu fethederek anadolu Selçuklu Devleti'ni kuran Süleyman Şah'ın 1075 yılında Konya'yı alarak başkent yapması yörenin Türk egemenliğine geçtiği dönemdir.
Anadolu Selçuklu Devleti'nin yıkılmasında sonra kurulan Türkbeylikleri A-nadolu Türk birliğini kurma mücadelelerinde Çumra'dan geçen Çarşamba çayı sınır olarak kabul edilmiştir. Anadolu Selçuklu devletinin yıkılmasından sonra yörede Karamanoğlu beyliği kurulmuş ve bir süre hüküm sürmüştür. İlçenin şimdiki sakinlerinin birçoğu Selçuklularla gelen Türk boylarından olduğu, yerleştikleri köylere verdikleri isimlerden anlaşılmaktadır (Karkın, Afşar, vb.). Osmanlılar döneminde Yavuz Sultan Selim'in ve Beyazıt'ın, 1. ve 2. Murad'ın Karamanoğullan dolayısıyla yöre üzerine seferleri görülür.
Fatih Sultan Mehmet tarafından Karamanoğlu beyliğinin ortadan kaldırılması ile Osmanlı yönetimine güren yöremiz, o dönemler şu anda ilçe olan Çumra'mın bulunduğu yer bataklıklarla kaplıdır. 1926 yılında Çumra'nın kurulmasında iki olay çok büyük rol oynamıştır. Birincisi: Çarşamba Kanalı'mn açılması, bataklıkların kurutularak ıslah edilmesi için Konya ovasının sulanması maksadıyla 1911 yılında yapılan sulama tesisleridir. ikincisi: 1894 yılında Haydarpaşa-Bağdat demiryolunun yapımına başlanıp, 1913 yılında bitirilmesidir. 1913 yılında buradan ilk tren geçmiştir. Dolayısıyla Çumra'daki ilk bina istasyon olmuştur. Osmanlı zamanında ilk tapu ve kadastro işlemleri de Çumra'da başlatılmıştır.
DÜNDEN BUGÜNE ÇUMRA BELEDİYE BAŞKANLARI
Rakım ÇUMRALI (1926-1940)
Ziya YAYMACI (1940-1945)
Rüstem BAŞKANER (1945-1950)
Ali ÖZKÖYLÜ (1950-1953)
Faik ŞENYIL (1953-1957)
Ali DOĞAN (1957-1960)
Adnan KIZILDAĞLI (1960-1962)
Kemal KALENDER (1962-1964)
Ali ÇOBAN (1964-1972)
Mehmet SAYICI (1972-1972)
Durmuş Ali ÇALIK (1972-1977)
Mehmet MARAŞLI (1977-1977)
Hikmet BERBEROĞLU (1977-1980)
Kadri ÖNER (1980-1983)
Remzi KAYA (1983-1984)
M.Kemal EMBEL (1984-1989)
Zeki SAYICI (1989-1994)
Recep KONUK (1994-1999)
Abidin ÜNAL (1999-1999)
M.Zeki TÜRKER (1999-2004)
Nasır ERSÖZ (2004-....)
Anadolu Selçuklu Devleti'nin yıkılmasında sonra kurulan Türkbeylikleri A-nadolu Türk birliğini kurma mücadelelerinde Çumra'dan geçen Çarşamba çayı sınır olarak kabul edilmiştir. Anadolu Selçuklu devletinin yıkılmasından sonra yörede Karamanoğlu beyliği kurulmuş ve bir süre hüküm sürmüştür. İlçenin şimdiki sakinlerinin birçoğu Selçuklularla gelen Türk boylarından olduğu, yerleştikleri köylere verdikleri isimlerden anlaşılmaktadır (Karkın, Afşar, vb.). Osmanlılar döneminde Yavuz Sultan Selim'in ve Beyazıt'ın, 1. ve 2. Murad'ın Karamanoğullan dolayısıyla yöre üzerine seferleri görülür.
Fatih Sultan Mehmet tarafından Karamanoğlu beyliğinin ortadan kaldırılması ile Osmanlı yönetimine güren yöremiz, o dönemler şu anda ilçe olan Çumra'mın bulunduğu yer bataklıklarla kaplıdır. 1926 yılında Çumra'nın kurulmasında iki olay çok büyük rol oynamıştır. Birincisi: Çarşamba Kanalı'mn açılması, bataklıkların kurutularak ıslah edilmesi için Konya ovasının sulanması maksadıyla 1911 yılında yapılan sulama tesisleridir. ikincisi: 1894 yılında Haydarpaşa-Bağdat demiryolunun yapımına başlanıp, 1913 yılında bitirilmesidir. 1913 yılında buradan ilk tren geçmiştir. Dolayısıyla Çumra'daki ilk bina istasyon olmuştur. Osmanlı zamanında ilk tapu ve kadastro işlemleri de Çumra'da başlatılmıştır.
DÜNDEN BUGÜNE ÇUMRA BELEDİYE BAŞKANLARI
Rakım ÇUMRALI (1926-1940)
Ziya YAYMACI (1940-1945)
Rüstem BAŞKANER (1945-1950)
Ali ÖZKÖYLÜ (1950-1953)
Faik ŞENYIL (1953-1957)
Ali DOĞAN (1957-1960)
Adnan KIZILDAĞLI (1960-1962)
Kemal KALENDER (1962-1964)
Ali ÇOBAN (1964-1972)
Mehmet SAYICI (1972-1972)
Durmuş Ali ÇALIK (1972-1977)
Mehmet MARAŞLI (1977-1977)
Hikmet BERBEROĞLU (1977-1980)
Kadri ÖNER (1980-1983)
Remzi KAYA (1983-1984)
M.Kemal EMBEL (1984-1989)
Zeki SAYICI (1989-1994)
Recep KONUK (1994-1999)
Abidin ÜNAL (1999-1999)
M.Zeki TÜRKER (1999-2004)
Nasır ERSÖZ (2004-....)
ÇUMRA ADI NEREDEN GELİYOR?
Birinci Rivayet: Yavuz Sultan Selim Mısır seferinden dönerken bu bölgeye geldiğinde yağmur yağmaya başlar. Dolayısıyla her taraf çamur içindedir. Ordu çamurdan yürüyemez hale gelir. Sazlık ve bataklıktan askerlerini geçirmek için padişah ordusuna "Cemre" komutunu verir. Padişah ve ordusu binbir güçlükle ovayı geçerler. Güçlükle ovayı geçen ordu mensupları bu yöreyi başkalarına tarif ederken, çamurlu olmasına izafeten Çumuriyet olarak tanıtırlar. Cemren kelimesi zamanla Çamura daha sonra'da Çumra'ya dönüşmüştür. (Çemren:Askerin paçalarını sıvamalarını ve süvarilerin atların kuyruklarını bağlamaları emri.)
İkinci rivayet: 4. Murat Bağdat seferine giderken bu bölgeden geçer, bu arada yağan yağmur dolayısıyla her taraf çamurdur. Bu çamurda ilerlemede güçlük çeken ve bıkan askerler: "Çamura bak çamura" diye şikayetçi olurlar. Çamur kelimesi zamanla Çumra şekline dönüşmüştür.
Çumra'nın ismi ister Yavuz Sultan Selim'in Mısır seferinde, isterse 4. Murat'ın Bağdat seferinde ortaya çıksın bu sadece zaman konusunu ilgilendirir. Bu değişik rivayetlerdeki ortak nokta Çumra ovasının çamurla ilgili olmasıdır.
Üçüncü Rivayet: Karamanoğulları beyliği zamanında suç işlemesi nedeniyle kaçarak bugünkü İçeri Çumra'nın bulunduğu yere gelen ve KelKöy adıyla anılan köye sığman Pir Ahmet Paşa kendisini koruyabilmek için çevrede yaşayan az nüfuslu kabileleri birlik ve beraberliğe çağırıp "Cümlemiz beraber olalım" sözünü kullanmasından "Cümle" kelimesi sonradan Çumra olması.
ÇUMRA'NIN İLKLERİ
1. Çatalhöyük 10.000 nüfusa sahip ilk yerleşim yeri.
2. Dünyada insanlar ilk kez burada ticaret yaptılar.
3. Hayvanlar ilk kez burada evcilleştirildi.
4. İlk kez toprak kapları ve bakırı kullandılar.
5. İnsanlar ilk mühürlü mülkiyet kavramını yaşadılar.
6. Takı, ziynet eşyası ilk kez Çatalhöyük'te yapıldı.
7. İlk antikbank kuruldu.
8. Resim ve heykel sanatı ilk olarak yapılmaya başlandı.
9. Sanat ve dokumacılık yapıldı.
10. Tarım teknikleri ilk kez kullanıldı.
11. İlk fırın yapılarak kullanıldı.
12. Cumhuriyet tarihinin ilk mahalle düzenlemesi yapıldı.
13. Osmanlı zamanında ilk tapu kadastro işlemleri Çumra'dan başladı.
14. Çumra sulama birliği Türkiye'nin en büyük sulama birliğidir.
Haber: ÇATALHÜYÜK MÜZESİ KURULUYOR...
Çatalhöyük Müzesi'nin projesini hazırlayan mimar ve araştırmacı Cengiz Bektaş, 9 bin yıl önceki Çatalhöyük evlerinde olduğu gibi bütünüyle kerpiçten yapılacak Çatalhöyük Müzesi'nin, kazı alanına yaklaşık 1.5 kilometre uzaklıktaki Küçükköy'ün yakınına inşa edileceğini söyledi.
Cengiz Bektaş, Konya Büyükşehir Belediyesi'nin ev sahipliğinde, Türkiye'de ilk kez düzenlenen 11. Dünya Tarihi Kentler Konferansı'nda, Konya'nın Çumra ilçesindeki Çatalhöyük kazı alanının yanında inşa edilecek Çatalhöyük Müzesi'yle ilgili bilgi verdi.
Katılımcıların, önceki gün ziyaret ettikleri Çatalhöyük kazı alanını adeta bayram yerine çevirdiklerini ifade eden Bektaş, bu durumun kendisini çok mutlu ettiğini belirtti.
Son yüzyıldaki arkeolojik kazıların daha önce yanlış bilinen pek çok şeyi değiştirdiğine dikkat çeken Bektaş, "Gençliğimizde Anadolu'da neolitik dönemin izine rastlanmadığı sanılıyordu, bu bilgi öğretiliyordu. Ancak 1960'lı yıllarda Çatalhöyük'te Profesör Mellaart'ın kazılarında Anadolu'da 10 bin yıllık izlere rastlandı. Hatta Anadolu'nun ilk toprağın sürüldüğü, dünyadaki ilk yerleşimin başladığı yer olduğunu bu kazılar ortaya çıkardı" dedi.
Katılımcıların, önceki gün ziyaret ettikleri Çatalhöyük kazı alanını adeta bayram yerine çevirdiklerini ifade eden Bektaş, bu durumun kendisini çok mutlu ettiğini belirtti.
Son yüzyıldaki arkeolojik kazıların daha önce yanlış bilinen pek çok şeyi değiştirdiğine dikkat çeken Bektaş, "Gençliğimizde Anadolu'da neolitik dönemin izine rastlanmadığı sanılıyordu, bu bilgi öğretiliyordu. Ancak 1960'lı yıllarda Çatalhöyük'te Profesör Mellaart'ın kazılarında Anadolu'da 10 bin yıllık izlere rastlandı. Hatta Anadolu'nun ilk toprağın sürüldüğü, dünyadaki ilk yerleşimin başladığı yer olduğunu bu kazılar ortaya çıkardı" dedi.
Savaşsız bir toplum
Cengiz Bektaş, son yüzyıldaki kazıların Anadolu'da yaşayan Hititlerin dünyadaki ilk imparatorluk organizasyonunu kurduklarını da gözler önüne serdiğini, oysa eskiden, Greklerin dünyada kültürün başlangıcı kabul edildiğini ancak Grek medeniyetinin bilim adamlarının tanımlamalarına göre "dünkü çocuk" çıktığını ifade etti.
Çatalhöyük'ün neolitik dönemde 5-10 bin nüfusa sahip bir yerleşim yeri olduğunu ifade eden Bektaş, bu insanların nasıl olup da savaşsız bir toplum oluşturduklarının merak edildiğini vurguladı.
9 bin yıl önceki Çatalhöyük evlerinde olduğu gibi bütünüyle kerpiçten yapılacak Çatalhöyük Müzesi'nin, kazı alanına yaklaşık 1.5 kilometre uzaklıktaki Küçükköy'ün yakınına inşa edileceğini belirten Bektaş, "Bu projeyi armağan olarak yaptık, ücret karşılığı yapmadık" dedi.
Bektaş, en alt katında sergi alanıyla aynı büyüklükte depo alanı yer alacak müzeyi gezenlerin bazı bölümlere 9 bin yıl önceki gibi çatıdaki kapılardan gireceklerini ve Çatalhöyük insanının serüvenini yakından görme olanağı bulacaklarını sözlerine ekledi.
Cengiz Bektaş, son yüzyıldaki kazıların Anadolu'da yaşayan Hititlerin dünyadaki ilk imparatorluk organizasyonunu kurduklarını da gözler önüne serdiğini, oysa eskiden, Greklerin dünyada kültürün başlangıcı kabul edildiğini ancak Grek medeniyetinin bilim adamlarının tanımlamalarına göre "dünkü çocuk" çıktığını ifade etti.
Çatalhöyük'ün neolitik dönemde 5-10 bin nüfusa sahip bir yerleşim yeri olduğunu ifade eden Bektaş, bu insanların nasıl olup da savaşsız bir toplum oluşturduklarının merak edildiğini vurguladı.
9 bin yıl önceki Çatalhöyük evlerinde olduğu gibi bütünüyle kerpiçten yapılacak Çatalhöyük Müzesi'nin, kazı alanına yaklaşık 1.5 kilometre uzaklıktaki Küçükköy'ün yakınına inşa edileceğini belirten Bektaş, "Bu projeyi armağan olarak yaptık, ücret karşılığı yapmadık" dedi.
Bektaş, en alt katında sergi alanıyla aynı büyüklükte depo alanı yer alacak müzeyi gezenlerin bazı bölümlere 9 bin yıl önceki gibi çatıdaki kapılardan gireceklerini ve Çatalhöyük insanının serüvenini yakından görme olanağı bulacaklarını sözlerine ekledi.
Degerli blog yöneticisi sitenizdeki paylaşımlar çok etkileyici toshiba servisleri diger paylaşımlarda başarılar diler.